4 Mayıs 2016 Çarşamba


Hocalı Soykırımı / Xocalı Soyqırımı

Hocalı Soykırımı / Xocalı Soyqırımı

 

25-26 Şubat 1992’de, milli düşmanlarımızdan Rusların desteğini alan bir diğer düşmanımız Ermeniler, Azerbaycan/Hocalı kentinde son derece şiddetli ve vahşi şekilde Türk katliamı yapmışlardır. Oradaki Azerbaycan Türklerinin öldürülmelerinin tek nedeni Türk olmalarıydı. Türk milletine yapılan birçok katliam ve zulümlerden biri olan Hocalı’yı unutmamak, öğretmek ve unutturmamak için hepimiz, üstümüze düşen milli görevimizi yapalım.
* * *
 
Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa E. Erkal, tarih boyu Türk?e yapılan soykırımları teker teker ortaya koymak ve genç nesillerin hafızasına yerleştirmek durumunda olduğumuzu söyledi. Hocalı katliamı nedeniyle bir açıklama yapan Erkal şunları kaydetti:
 
?Bize hayali soykırımlar yüklenirken acı gerçekleri dile getirmemek aşırı saflık, duyarsızlık veya vurdumduymazlıktır. Türk?e yapılan soykırımlardan birisi de 26 Şubat 1992?de Hocalı?da gerçekleştirilmiştir. Bu alçakça saldırıda silahsız 613 Azerbaycan Türkü alçakça katledilmiştir. Binden fazla insan esir alınmıştır. Soykırım edebiyatı yapan bazı yabancı çevreler ve ülkeler buna da sessiz kalmışlardır. Bu soykırımda Rus parmağı da inkâr edilemez. Hocalı?da sadece insanlar öldürülmedi. Bölgeye damgasını vuran Türk kültür eserleri de yıkıldı. Bu katliam, bir insan hakları suçudur. Hocalı?daki katliam TBMM tarafından resmen tanınmalı, bu soykırımı yapanlar yargılanmalıdır. Bu vesileyle bundan 18 sene önce Ermeni katliamı sonucu hayatlarını kaybeden kardeşlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz. Bu ve benzeri soykırımlar unutulmamalı ve unutturulmamalıdır.?
 
Gözü dönmüş Ermeni askerleri 1992 yılında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Azerbaycanlıyı bir gecede katletti. 20. yüzyılın en büyük katliamlarından birine tanık olan ?Hocalı?, 20 yıldır hâlâ kanayan bir yara…
 
Ermenistan?ın 1991 yılında abluka altına aldığı Azerbaycan?ın Hocalı bölgesinde 25-26 Şubat 1991?de gerçekleşen katliama giden süreç, Azerbaycan Parlamentosu?nun halktan gelen baskılar karşısında Dağlık Karabağ?ın özerk bölge statüsünü ilga etmesinin ardından referandum düzenleyen Dağlık Karabağ Parlamentosu?nun bağımsızlık ilan etmesiyle başladı. Ermenileri destekleyen Ruslar, Gorbaçov?un emriyle bölgeden çekildi.
 
Silahlar toplandı
Ermeni gönüllülerden oluşan silahlı grupların Karabağ?a yerleştirilmesinin ardından Gorbaçov, 25 Temmuz 1990?da yayımladığı bir kanun ile SSR (Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) kanunları dahilinde olmayan silahlı grupların kurulmasını yasaklayıp kanunsuz olarak saklanan silahlara el konulmasını sağladı. Bu kanunla birlikte Azerbaycan?ın bütün bölgelerinde av silahları da dâhil olmak üzere silahlar toplandı, Dağlık Karabağ?da ise bu görev Rus askerleri tarafından yerine getirildi. 1990?ın Ağustos ve Eylül aylarında Ermeniler doğrudan Azerileri hedef aldı, otobüs baskınları, yol kesme gibi terör eylemlerine başladı. 1990 yılı başlarında yaklaşık 186 bin Azeri, Ermenistan?dan Azerbaycan?a gitmeye zorlandı. Ekim 1991?de ilk Azeri köyü Ermenilerce ele geçirildi.
 
Ruslar Ermenilerin safında
Hocalı Katliamı, Rus askerlerinin desteğiyle 25-26 Şubat 1992?de Hocalı?ya ulaşan Ermeni kuvvetlerince gerçekleştirildi. Rusya olaylarla ilgisinin olmadığını iddia etse de, Rus ordusuna ait 366. alayın 1991?in sonbaharından beri Ermenilerin safında savaştığı, alaydan kaçan dört askerce doğrulandı. 10 bin nüfuslu Hocalı?da olaylar sırasında yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında verilen resmi rakam 613 kişi olmakla birlikte, katliam kurbanlarının 1.300 kişi olduğu ifade edilmektedir. Saldırılar sırasında Hocalı?da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürüldü. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dâhil olmak üzere siviller katledildi. Katliamın ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürüldü, 700?den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetti, 1.000?in üzerinde de yaralı olduğu kaydedildi. Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şöyle aktarıyor:
 
Orman boyu ceset
?Dağlık Karabağ?ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde 1.300 Azerbaycan Türk?ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizlemeye çalıştılar. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam?a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.?
 
İki yıl sonra ateşkes
Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermenilerin yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermedi. Ermenilerin Mayıs 1992?de Nahçıvan?a saldırmalarından sonra Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askerî müdahalede bulunabileceğini açıkladı. Uluslararası toplum, ancak Ermenilerin nüfusu 60 binden fazla olan Kelbecer?e saldırmasıyla harekete geçti. BM, 822 sayılı kararı ile Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istedi, ancak bu sonuç vermedi. Kararın ardından AGİT bünyesinde arabuluculuk çalışmaları başlatıldı. 1994 yılında ateşkes ilan edildi.
 
 
Eve hasret yaşam
Savaş sonrası çözüme kavuşturulamayan bir diğer sorun da, ülke içerisinde yerinden edilen ya da sığınmacı durumuna düşen bir milyon civarı Azeri?dir. Bunların büyük bir çoğunluğu Azerbaycan sınırları dahilinde yaşamakta. Azerbaycan nüfusunun % 10?undan fazlası ülke içinde yerinden edilmiş sığınmacılardan oluşmaktadır ki bu, kişi başına dünyada yerinden edilmiş en büyük nüfus hareketlerinden biri anlamına gelmektedir. Bu insanlar hâlâ Ermenilerce işgal edilen topraklarda bulunan evlerine dönmeyi umutla beklemekteler.
 
Salahlı: Türkiye ?katliam?ı tanımalı
Azerbaycan?ın İstanbul Başkonsolosu Sayyad Salahlı, ?Türkiye, Hocalı soykırımını tanımalıdır? dedi. Swiss Otel?de düzenlenen basın toplantısında Salahlı ile Dünya Azerbaycanlıları Kongresi (DAK) Yönetim Kurulu üyesi Asif Kurban, Hocalı Katliamı ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda değerlendirmelerde bulundu.
 
20. yüzyıl soykırımı
Azerbaycan halkının her yıl 25-26 Şubatta, 1992?deki Hocalı katliamı?nı üzüntüyle andığını belirterek, bunun 20. yüzyılın sonunda yapılan bir soykırım olduğunu söyledi. Ermenilerin Hocalı?da 106?sı kadın, 63?ü çocuk ve 70?i yaşlı olmak üzere 613 kişiyi öldürdüğünü belirten Salahlı, 150 ailenin tamamen yok olduğunu kaydetti.
 
Ermenistan kıvırdı
Salahlı, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını Türkiye ile Azerbaycan?ın dengeleyebileceğini ifade ederek, ?Denge olmalı. Buna karşı konulmazsa Türkiye?nin işi zor. Türkiye, Hocalı soykırımını tanımalı? diye konuştu. Türkiye-Ermenistan arasında imzalanan protokollere de değinen Salahlı, ?Uluslararası hukukta imzalanan bir anlaşmada, daha sonra düzenleme yapıyorlar. Ermenistan parlamentosu, hayasızlığını bir kere daha gösterdi? dedi.
 
Yanlış anlamalar oldu
DAK Yönetim Kurulu üyesi Kurban da Ermenistan?ın bölgede barış istemediğini savunarak, ?Ermenistan?ın kıvırarak uluslararası camiada kabul gören protokole yeni şeyler koyduğunu, Türkiye?nin, Ermenistan?ın güvenilmeyecek bir ülke olduğunu görmesi gerektiğini? belirtti. Bir gazetecinin, ?Türkiye-Ermenistan arasındaki yakınlaşma Azerbaycan halkında hayal kırıklığı yarattı mı? sorusu üzerine Salahlı, ?İki ülke stratejik müttefik ve bir millet iki devlettir. Başta bazı yanlış anlamalar oldu. Ufak-tefek şeyler olur, ama bu dengemizi bozmaz. Etle tırnak gibiyiz? dedi. Kurban ise ?Dağlık Karabağ?dan çıkılmadan sınırların açılmaması doğru. Ama Dağlık Karabağ?dan çıkılmadan sınırlar açılırsa halklar arasında (Türk ve Azeri halkları) anlaşmazlık çıkar? yanıtını verdi.
 
Yazı-tura ile yapılan vahşi infaz
Yer: Azerbaycan, Hocali 26 Subat 1992
Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars?ta, Ağrı?da, Van?da, Erzurum?da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı. Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı.
 
Karnını yardılar
– Akçik, manç? (Kız mı, oğlan mı?)
– Akçik (Kız).
Bu cevap üzerine ?oğlan? diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Kan bürümüş gözleri bebeğın kasıklarına kilitlendi.
– Tun sahetsar, inger (Sen kazandın, yoldaş).
– Yes sahetsapayts ays bubriki inç bes bidigisdana (Ben kazandım, ama bu bebek nasıl beslenecek?).
– Mayrıgi bedge gısdatsine (Annesi besleyecek elbette).
Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:
– Mayrıg yerahayın zizdur (Çocuğa meme ver).
 
Kesik başla futbol
Aynı dakikalarda Hocalı?nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
– Asixn ma, çimi yev bizdige, aveg gındırnadabidi. Gidiresek (Bu hem saçsız, hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın). Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü. Ermeniler zafer naraları(!) atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu. Bu iki olay Hocalı?da bundan çok değil yalnızca 18 yıl önce yasandı. Her iki olay da Ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri, türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar, katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu.
 
TRT yayınladı Batı belgeledi
Türkiye?de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları Batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi. 26 Şubat?ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı Kuvvetleri ile Hankendi?nde konuslanmış Albay Zarvigarov komutasındaki 366?ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı?ya saldırarak tarihin en vahşi katliamlarından birini yaptı. 26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hale getirilerek kentin dış dünya ile ilişkişi tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanı vahşîce katlettiler. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hizar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşuna dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular.
 
Tahribat ağır
Ermeni Silahlı Kuvvetleri?nin saldırıları sonucu 613 Azerbaycan Türk?ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulundu. Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, kalanlar da bin bir zorlukla canını kurtarmış, ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır. Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı! Fakat katliam sonrası Hocalı?ya girdiklerinde, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı?yı gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet?nın söyledikleri, katliamın boyutunu tüm çıplaklığıyla anlatıyordu: ?Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı?daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz.?
 
 
Arka Planı
1991 yılında Azerbaycan’nın bağımsızlık ilanı ardında kurulan mecliste Sovyet dönemindeki olan olaylar nedeni ile halktan gelen baskılar karşısında Dağlık Karabağ’ın özerk bölge statüsünü kaldırılmasına karşılık Dağlık Karabağ Meclisi bir halk oylaması düzenleyerek cevap vermiştir. Bölgede referandum sonucunda Dağlık Karabağ Parlamentosu bağımsızlığını ilan ederek 6 Ocak 1992 tarihinde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti kurulmuştur. Ermenistan dahil hiçbir ülke tarafından tanınmayan bu bağımsızlık ilanı ardından 1992’de Sovyet birlikleri de bölgeden çekilmiştir.
 
Yukarı Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı köyü stratejik olarak Ermenistan Silahlı Kuvvetleri için askerî bir hedef niteliğinde idi. Hocalı stratejik olarak Karabağ dağ silsilesinde Ağdam-Şuşa, Eskeran-Hankendi yollarının üzerinde yerleşmektedir. Hocalı’nın coğrafi-stratejik konumu Ermeni silahlı birliklerinin buraya saldırmasına müsaitti. Hocalı Dağlık Karabağ bölgesi’nin merkez şehri olan Hankendi’nden 10 km uzaklıkta güneydoğusundadır. Karabağ’daki mevcut tek hava alanının burada olması ve demiryolunun da buradan geçmesi nedenleriyle kent, stratejik önemi haizdi
 
Oluşumu
Hocalı kenti 1991 yılının Ekim ayından itibaren abluka altınadydı. 30 Ekim’de kara yoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası helikopter kalmıştı. Şuşa şehrinin semalarında sivil helikopterin vurulması ve bunun sonucunda 40 kişinin ölümünden sonra bu ulaşım da kesilmişti. Ocak ayının 2’sinden itibaren şehre elektrik verilmemişti. Şubatın ikinci yarısından itibaren Hocalı, Ermeni silahlı birliklerinin ablukasına alınmış ve her gün toplardan, ağır makineli silahlarla bombalanmıştır.
 
936 km2’lik alana sahip ve 2.605 aileden ibaret 11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası 26 Şubat 1992 tarihinde her türlü tehcire maruz kalmış ve kasaba tamamıyla yok edilmiştir. Hocalı bu katliamın yaşandığı sırada Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin koruması altında değildi. Bunedenle Silahlı Kuvvetler Hocalı halkına yardım edemedi, hatta uzun süre cesetlerin alınması bile mümkün olmadı “. Hocalı da dağınık halde elinde hafif silahlar bulunan 150 kişi bulunmaktaydı.
 
Ermenistan Silahlı Kuvvetleri köyü üç yönden kuşatmış, helikopter ve ağır silahların yardımı ile önce köyü bombalamış ve ardından da köye girerek katliam yapmıştır. Ermeniler bu hareketleri ile Azerbaycan Türkleri’ne Dağlık Karabağ konusunda bir mesaj vermek ve stratejik bir konumda bulunan kenti işgali amaçlamışlardı. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gecede bölgedeki Rus 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı köyünde sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan Azeri resmî rakamlarına göre 613 kişiyi katletmişlerdir. Katledilenlerin 83?ü çocuk, 106?sı kadın ve 7’ten fazlası ise yaşlıydı. Bu katliamdan toplam 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulmuştur. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kulakları, burunları ve kafaları ile vücutlarının çeşitli uzuvlarının kesildiği görülmüştür. Aynı vahşetten hamile kadınlar ve çocuklar bile nasibini almıştır.
 
Şahitlerin gözünden
Vahşeti yaşayan ve sonra Beyrut’a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, For the Sake of Cross (Haçın Hatırı İçin) isimli kitabında şu satırları aktarmaktadır,
 
“…Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hâlâ yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler”
 
Uluslararası tepki
İnsan Hakları İzleme Örgütü olayı Dağlık Karabağ anlaşmazlığı içerisinde yapılan en büyük katliam olarak nitelemiştir. Azerbaycan Parlamentosu 1994’te Hocalı’da yaşanan katliamı “soykırım” olarak kabul etti. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeleri Arnavutluk, Azerbaycan, Birleşik Krallık ve Türkiye’nin yanında Bulgaristan, Lüksemburg, Makedonya, Norveç tarafından yayımlanan 324 nolu Avrupa Konseyi bildirgesinde; Ermeniler tüm Hocalıları katlettiler ve tüm şehri harap ettiler ifadesi geçmiştir. Ayrıca Avrupa meclisi’nin 30 üyesi, Hocalı Katliamı’nın Ermeniler tarafından 19. yüzyıldan itibaren devam ettirilen “soykırım”ların bir aşaması olarak el alınması gerektiğine dair bir demeç verdi
 

Azerbaycan Hakkında Pek Bilinmeyen 15 İlginç Bilgi

1. Azerbaycan, dünyanın en eski petrol ihracatçısıdır. Dünyadaki ilk petrol sondajı, 1847 yılında Abşeron’da yapılmıştır. Hazar petrollerini Batı’ya açan ilk ülke olan Azerbaycan’da dünyanın en kaliteli petroolleri çıkarılmakta.

 

2. 1918 yılında bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, Doğu’da ilk demokratik cumhuriyet oldu. 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılması ile yeniden bağımsızlığını kazandı.

 

3. Ermenistan'ın işgali sonucu dünya genelinde kendi ülkesinde öz yerinden zorunlu olarak göçe tabi tutulmuş en çok göçmen (mülteci) insan (1 milyondan fazla) Azerbaycan’da.

 

4. ABD ve İsviçre’den önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren dünyadaki ilk Müslüman ülke Azerbaycan’dı. 1918 yılında kadınlara oy hakkı tanındı.

 

5. Azerbaycan’ın para birimi olan Manat, dünyanın 5. değerli para birimidir.

 

6. 1885’te doğan ve 1948 yılında hayatını kaybeden ünlü besteci Üzeyir Hacıbeyov’un sahnelediği “Leyla ile Mecnun” doğu ülkelerinde bestelenen ilk opera olarak tarihe geçti.

 

7. Azerbaycan, 2006’da yüzde 35’lik büyüme hızıyla dünyada en hızlı büyüyen ülke, Dünya Bankası istatistiğine göre de 2009’da en reformcu ülke oldu.

 

8. Dünyanın en kaliteli havyarı Hazar Denizi’nin Azerbaycan kıyılarından çıkarılır. Dünya havyar üretiminin %80’i buradan karşılanır.

 

9. Türk Cumhuriyetleri arasında okuma ve yazma oranı en yüksek ülke Azerbaycan’dır.

 

10. Dünyada bulunan 11 iklimin 9’u Azerbaycan’da vardır.

 

11. Azerbaycan dünyada “Ateşler Ülkesi”, Bakü ise “Rüzgarlar Şehri” olarak anılır.

 

12. Hazar Denizi’nin en derin yeri 1025 metre ile Azerbaycan’dadır.

 

13. Azerbaycan’ın ilk üniversitesi Bakü Devlet Üniversitesi, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti döneminde 15 Kasım 1919 tarihinde kuruldu.

 

14. Dünya'da Ankara hükümetini ilk tanıyan ülke Azerbaycan'dır.

 

15. Sovyet Sonrası Cumhuriyetler arasında, Eurovizyon’u kazanan ilk ülke Azerbaycan'dır.

 

Azerbaycan


Azerbaycan Adının Kökeni 

• Azerbaycan adının nasıl oluştuğu konusunda farklı görüşler vardır. Bu görüşlerden birkaçı şöyledir:
• Mehmet Emin Resulzâde’ye göre Azerbaycan adı Makedonyalı İskender’in kurduğu imparatorluğa karşı bağımsızlığını ilan eden “Satrap Atropet“in adından gelir. Bu sözcük, Ermenicede “Atropatokan“; Farsçada “Aterapata“; Arapçada ise “Azerbaycan” biçiminde kullanılmıştır.
• Ahmet Caferoğlu’na göre, “Atar[ateş] ve “Patar[ülke] sözcüklerinin birleşmesiyle Azerbaycan sözcüğü meydana gelmiştir.
• Yaygın bir görüşe göre ise, Azerbaycan adı Farsçada ateş anlamına gelen “azer” sözcüğünden gelmektedir. Bunu kabul edenler, Azerbaycan’da Zerdüşt tapınaklarına ait ateşlerin en büyüğünün yakıldığı için buranın “ateş ülkesi” olduğunu söylemişlerdir.
• Ortaçağ tarihçileri, Azerbaycan adının Sasani döneminde yaşayan ve Nuh neslinden olup peygamberlik iddiasında bulunan “Azerbaz“ın adından geldiğini söylemişlerdir.
• 19. yüzyılın büyük tarihçilerinden biri olan Abbasgulu Aga Bakıhanov ise, Azerbaycan adının ünlü halk kahramanı Babek’in adından geldiğini yazmıştır.
• Dr. Cemaleddin Fegihi, Azerbaycan adının “azer[kış ayı] sözcüğüne “bâd” [rüzgar] sözcüğünün ve “nan” ekinin getirilmesiyle oluştuğunu ve “kış rüzgarının estiği yer” anlamına geldiğini söylemiştir.
• Kaşgarlı Mahmud, Divan-u Lügati’t TÜRK’te Azerbaycan adını “Azerbad[ateşin âbâd ettiği yer] biçiminde açıklamıştır.
• Sovyet döneminde Azerbaycan adının kökeni araştırılmış ve çok farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri olan E. Demircizade’ye göre Azerbaycan adı, “Aturpat[A: allah; TUR: ateş; PAT: baş] sözcüğünden [baş ateş Tanrısı] gelmektedir ve bu sözcüğe “kan[mekân / ülke] sözcüğünün eklenmesiyle oluşan “Aturpatkan” biçiminden bugünkü ad oluşmuştur.
• R. Gurban’a göre Azerbaycan adı “Az” [as] kavim adına “er[kişi] ve “bay[zengin] sözcüklerinin eklenmesiyle türemiştir ve daha sonra bu birleşime “c” bağlayıcısının ardından “an” yer ekinin gelmesiyle “Az+er+bay+c+an” adı [Az erlerinin zengin ülkesi] oluşmuştur.
• Şamil Cemşidov’a göre Azerbaycan adı “Oder[OD: ateş; ER-: İ.F. Yapım Eki] sözcüğü [yanmada olan, sönmeyen, ebedi taş] ile “patekan[PATE: yer, mekan; KAN: Far. Çokluk Eki] sözcüklerinin birleşmesiyle “od+er+pate+kan[sönmeyen odlar yurdu] biçimine gelmiş ve sonradan Azerbaycan adına dönüşmüştür.

Azerbaycan TÜRKleri’nin Tarihi 

Azerbaycan çok eski tarihlerden beri birçok kavmin denetiminde bulunmuş ve çok büyük mücadelelere sahne olmuştur. Urartular, Medler, Persler, Romalılar, Ermeniler, Sasaniler, Bizans, Selçuklular, Emeviler ve Abbasiler bu bölgede zaman içerisinde egemen olmuşlardır.
• Azerbaycan’a Türk göçleri, M.Ö. 8. yüzyılda Sakalar (İskitler) ile başlamaktadır. Bu dönemden sonra Kıpçak, Bulgar, Oğuz, Hazar, Sabir ve Uygur Türkleri de bu bölgeye yerleşmiştir. Hunlar 4-5. yüzyıllarda kalabalık gruplar hâlinde bu bölgeye gelmişlerdir. 7-8. yüzyıllarda Araplar, bu bölgede kurdukları egemenlikle Türkleri Araplaştırmak istemişler; fakat bunda başarılı olamayıp kendileri eriyip gitmişlerdir. 7. yüzyıldan sonra Türk göçleri daha da hızlanmış ve 11. Yüzyılda Selçuklular’ın Azerbaycan bölgesine hâkim olmasıyla birlikte, bu bölgeye yoğun bir Türk göçü başlamıştır.
• 1086 yılında Nesevi Mehmed İbn-i Ahmed, Türklerin Azerbaycan’daki durumunu “Azerbaycan düzlüklerinde, dağlarında ve kalelerinde Türkler çekirge gibi yayılmışlardı.” biçiminde ifade etmiştir.
• Çağrı Bey ve Alparslan’ın seferleri sonucunda Azerbaycan’ın tamamı Türkleşir ve buraya Oğuz boylu Türkler yerleştirilir. Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra Azerbaycan; Moğollar’ın, Harezmşahlar’ın ve Timurlular’ın egemenliğine girer. Bir süre sonra ise Safeviler bölgeye hâkim olurlar.
• Uzun yıllar boyunca Safevilerle Osmanlı Devleti arasında el değiştiren Azerbaycan, 18. yüzyıldan sonra Ruslar’ın işgali altına girmiştir. Doksan yıllık Rus hâkimiyetinden sonra, 1918’de Mehmed Emin Resulzâde önderliğinde Kuzey Azerbaycan’da demokratik bir cumhuriyet kurulmuştur.
• 1923 yılında Sovyetler’in hâkimiyetine giren Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte nihayet 1991 yılında yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur.

Azerbaycan Türkçesi 


• Türkler, 13. yüzyıla kadar tek bir yazı dili kullanmışlardır. 13. yüzyıldan sonra, Harezm’de ortaya çıkan yazı dili, Moğollar’ın baskısıyla Anadolu’ya göç eden kişiler aracılığıyla Selçukluları etkilemiştir. Selçuklular’ın aslında bir edebi dilleri vardı; fakat Anadolu’dakiler edebi dilden uzaktı. Bu dönemden sonra Anadolu’da Oğuz Türkçesi temelinde, Harezm’den gelen edebi dilin de etkisiyle yeni bir yazı dili oluşmuştur.
• Azerbaycan Türkçesi, Batı Türkçesinin doğu sahası içinde yer alan ağızlar topluluğu ve bu saha içinde gelişen yazı dilinin adıdır. Batı Türkçesi, 13. Yüzyıldan sonraki gelişim aşamasında, “Osmanlı Türkçesi” ve “Azerbaycan Türkçesi” olarak iki dönemde incelenmiştir. Fakat bu iki yazı dili de, bugüne kadar çok küçük ayrılıklar dışında pek farklılaşmamıştır. Muharrem Ergin’e göre bu farklılıklar, aynı yazı dilinin farklı iki dairede gelişimidir ve bunlar ancak “mahalli” düzeyde ayrılıklar içermektedir.
• 13-14. Yüzyılda Anadolu ve Azerbaycan Türkçeleri arasında hiçbir fark yoktur. Ahmet Yesevi, Nevai, Sultan Veled, Yunus Emre, Dede Korkut, Kadı Burhaneddin, Hatai, Nesimi ve Fuzuli’nin eserleri Anadolu Türkçesi ile Azerbaycan Türkçesinin ortak eserleridir. Fuzuli döneminden sonra ayrılıklar başlamaktadır.

• Azerbaycan Türkçesi, bugün Doğu Anadolu, Güney Kafkasya, Güney Azerbaycan (İran), , Nahçıvan, Irak – Suriye – Kerkük sınırı çevresinde konuşulmaktadır. Güney Azerbaycan’da yazı dili Farsçadır. Bunun için yazı dilinin merkezi ’dır.
• Azerbaycan Türkçesinin ağızları, “kuzey, güney, doğu, batı” olmak üzere dört grupta toplanmıştır.
• Azerbaycan’da 1929’a kadar Arap alfabesi kullanılmıştır. 1922 yılında Latin alfabesi de kabul edilmiş ve iki alfabe aynı dönemde kullanılmıştır. 1938 yılında Sovyetler’in baskısı ile Kiril alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bu 1992 yılına kadar devam etmiştir. 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan, bundan bir yıl sonra Latin alfabesini kabul etmiştir. Bugün hâlâ Latin alfabesini kullanmaktadır.
Azerbaycan Edebiyatı 


Azerbaycan Edebiyatı, Kafkasya, Kuzey ve Güney Azerbaycan, Irak ve Doğu Anadolu’da yaşayan Azerbaycan Türkleri’nin Doğu Oğuzcası adı verilen Batı Türkçesi ile oluşturmuş oldukları edebiyatın addır. Bu edebiyat, Türkmen ve Çağatay Edebiyatı ile Türkiye Türkleri’nin edebiyatı arasında bir köprü görevi üstlenmiştir.
• 12. ve 13. yüzyıllarda Aşık Edebiyatı [Kurbani, Hasta Kasım] ve Klasik Edebiyat [Kavsi Tebrizi] alanında gelişmeler gösteren Azerbaycan Edebiyatı’nda, halk destanları da büyük önem taşımaktadır. Aşık Garip, Kerem ile Aslı, Abbas ile Gülgez gibi destanlar dikkate değerdir. Ayrıca halk hikayeleri, fıkralar, masallar, efsaneler ve bilmeceler, Azerbaycan Edebiyatı içerisinde büyük önem taşımaktadır.
• Kuruluşundan başlayan Arap ve Fars etkisiyle gelişimini sürdüren Azerbaycan Edebiyatı, 19. yüzyılın ikinci döneminden itibaren yüzünü batıya dönmüştür. Bu dönemden sonra Kasım Beg Zakir, Kutsi ve Mirza Fethali Ahundzade gibi kişilerin çalışmalarıyla modern Azerbaycan edebiyatı kurulmuştur.
• Roman, öykü ve tiyatro alanında eserler verilen bu dönemden sonra, -19. yüzyılın ikinci yarısında- gazetecilik başlamıştır.
• 1908 Meşrutiyeti’nden sonra Türkiye’de güçlenmeye başlayan Türkçülük akımı, Azerbaycan’da da yankı bulmuştur. Ziya Gökalp’in düşüncelerinin savunucusu olan Hüseyinzade Ali Bey ve Ahmet Ağaoğlu gibi kişilerin çıkarmış olduğu yayınlar ve yazdıkları şiirler / yazılar, bu dönemde Türkçülüğün izlerini bırakmıştır. Aynı dönemde yaşayan Mehmet Emin Yurdakul, Tevfik Fikret, Abdulhak Hamit, Rıza Tevfik ve Ahmet Hikmet Müftüoğlu gibi Türkçü yazarlar da Ahmet Cevad ve Hüseyin Cavid gibi Azerbaycan sahası yazarlarını / şairlerini çok derinden etkilemişlerdir.
• 1920’li yıllardan sonra Sovyet işgalinin başlamasıyla birlikte, sosyalist – komünist düzene övgülerin yapıldığı bir edebiyat dönemi başlamıştır. Bu dönemden sonra Bahtiyar Vahapzade ve Nebi Hezri gibi büyük şairler yetişmiştir.
• Sovyetler dönemindeki sıkıntılar ve mücadeleler, eserlerde sıkça işlenmiştir. Eserlerde özellikle dil, tarih ve doğa işlenmiştir. Azerbaycan Edebiyatı sahasında, birçok türde binlerce eser yazılmıştır. Böylece Azerbaycan Türkçesi, bugün oldukça işlenmiş ve gelişmiş bir dil hâline gelmiştir.

Azerbaycan Cumhuriyeti 

• Azerbaycan, Kafkasya’nın en kurak kesimi olan Orta ve Aşağı Kura Havzası ile Büyük Kafkas Dağları’nın güneydoğu ve Küçük Kafkas Dağları’nın kuzeydoğusunda yer alır.
• Ülke toprakları kuzeyden Rusya’ya bağlı olan Dağıstan’a; kuzeybatıdan Gürcistan’a; Batıdan Ermenistan’a; güneybatıdan Türkiye’ye ve güneyden ise İran’a komşudur.
• Toplam nüfus 30 – 32 milyon civarındadır. Bu nüfusun 20 milyona yakını Güney Azerbaycan dediğimiz İran’da yaşamaktadır. Geri kalan 8 – 10 milyon Türk ise, Kuzey Azerbaycan’da yaşamaktadır. Azerbaycan nüfusunun %90’dan fazlasını TÜRKler oluşturmaktadır.
• Azerbaycan 1991 yılına kadar Sovyetler Birliği’ne bağlı kalmıştır. 1991’de bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan, Karabağ ve Nahçıvan özerk bölgelerine de sahiptir.
• Azerbaycan’ın alçak kesimlerinde sıcak ve kurak bir iklim görülürken, iç bölgelerde nemli ve ılıman iklim; yüksek yerlerde ise soğuk iklimler görülür. Ormanlar yaygındır.
• Azerbaycan sanayisinin çoğu tekstil ve tüketim gıdalarına aittir. Bunların dışında kalanlar da petrole dayalı sanayidir.

Kaynak: http://www.bilgicik.com/yazi/azerbaycan-hakkinda-derleme-bilgiler/